Neden diye soruyoruz kendi kendimize. Neden günümüzde daha sapık olması mümkün olmayacak kadar aşırı bir gelenek olan sünnet hala yaşanıyor? Hala pratik ediliyor? Hala saygı ile anılıyor? Hala saygı duyulması bekleniyor? Neden? İnsanlar bir gün sünnet geleneği denen kanlı vahşeti, kötülüğü, ilkelliği sonunda realize edip, ondan kitleler halinde uzaklaşmaya başlayabilirler mi? Bu sapık sünnet geleneği nasıl böyle yüzlerce yıl ayakta kalabildi ve bugün hala insanlar üzerinde en fazla etkisi olan bir şey, onu anlamak zor. Sünnet geleneğinin sonu bir gün aniden gelecek mi dersiniz? Bu sapkınlık ve aşırılık daha ne kadar devam edebilir diyorsunuz? Bir gün bu sünnet geleneği yok olacak mı diyorsunuz?
Bir yalan çemberiyle kuşatmışlar herkesi. Neredeyse her alanda, her konuda aldatıyorlar. Yalanla, dolanla, sahtekarlıklarla iç içeyiz ve çoğunluk farkında değil. İnsanlar gerçeklerle değil, yalanlarla yaşıyorlar. Olayları doğru göremiyor, doğru tahlil edemiyorlar. Çünkü sorgulama yetenekleri köreltilmiş, şüphe duyma hisleri yok edilmiş. Bilimsellik yok. Neye el atsanız altından bir düzenbazlık çıkıyor. Sağlıkta, eğitimde hilekarlık, yalan diz boyu. İlkel çağlardan, kalma sünnet adetiyle cinsel organları kesiliyor. Televizyon ve gazeteler sünnetin olmayan yararları ile kandırıyor. Belediyeler ve siyasi partiler cahil insanları kandırıp toplu sünnetlerle oy potansiyellerini artırmaya çalışıyor. İnsanlar çocukluktan itibaren yalan, dolan, ihanet, sahtekarlıkla egitilip yontuluyorlar, acılarını duymasınlar, gerçekleri göremesinler diyerek bu vahşete sünnet düğünü deniyor ve sahtekarlığın ilk toplumsal adımını atmış olduklarını kutluyorlar.
İlk önce Türkiye’de bilimsel eğitimin, evrensel hukuk normlarının insan haklarının olmadığının altını kalınca çizelim. Olmadığını zaten Türkiye’nin yöneticileri, siyasileri, bürokratları, sahtekar doktorları, sahte aydınları ve diğer gelişmiş ülkelerde yaşayanlar da bilmektedirler.
Türk doktorları bilimden çok para ve politikaya önem vermektedirler. Sünnet siyasetin de içine girmiştir. İster sağcı olsun, ister solcu, ister dindar olsun, ister dinsiz, gazete yazarlarının hiç birisi sünnet hakkında olumsuz olarak yorumlanacak yazılar yayınlamamaya büyük itina göstermektedirler. Sünnet yalnız övülmekte, göklere çıkarılmaktadır. Batı’nın sünnet hakkındaki eleştirilerine bütün basın yek vücut cevap vermektedir. Sünnetin eleştirilmesine kimsenin tahammülü yoktur. Türkiye’de sünnet bir tabudur. Sünnet dokunulamaz, tarıtşılamaz, eleştirilemez, değiştirilemez, durdurulamaz.
Türkiye cehalete teslim olmaktadır. Önce cehalatin ne olduğunu açıklamaya çalışalım. Cehalet nedir? Cehalet kişinin içinde yaşadığı koşul ve zamanla bağdaşmayan ve yaşamına olumlu bir katkısı olmayan çağ dışı bilgidir. Türkiye’de kurumlaşan bu bilgidir.
Cahilin aklı boş değildir. Keşke olsaydı. Onu yeni bilgilerle doldurmak nisbeten kolay olurdu. Bütün yapacağımız onu eğitmek olurdu. Cahilin kafası eski, antik, yanlış ve yalan bilgilerle tıklım tıklım doludur. Milyonlarca insan işte bu şekilde cahildir.
Bunu söylemek istemezdim. Ama bazı gerçeklerin bilinmesinde yarar vardır. Bence doktorlarımız bile yeterince bilgili değillerdir. Onların çoğu Batı ölçülerinde cahildirler. Türk doktorları için durum gerçekten içler acısı. Tabii bu toplum için de durum içler acısı demektir. Doktorlar tarafından yeterince eğitilemeyen, ya da yanlış eğitilen bir toplumdan ne beklenir, bilmiyorum. Tabii bu arada içinde yaşadıkları bu cahil toplumdan fazladan birşeyler elde etmek de şarlatanlar için çekici gelmektedir.
İnsanlar sünnetin sağlığa yararlı olduğunu anlatan sahtekarları dinlemeyi bırakacaklar mı? Kanlı tecavüz yöntemi olan sünnet vahşeti hem ekonomik hem siyasi rant odaklı olması bakımından son derece mide bulandırıcı. Sonunda bu delilik, bu barbarlık, bu vahşet, bu aptallık, bu kölelik ve onursuzluk bir anda yok olup gidecek mi diyorsunuz?
